Bileklerim bu hararetli konuşmadan etkilenip galyana gelen birer vatandaş. Heran dediklerimi yapmak için hazırda beklemekteler. Yüreğim bu hararetli saatlerin saniyeleri. Her atışında bir adım daha öteye taşır hayallerimi. Gülümsemen bir katil. Tam olası kurtuluşlarımı en ıssız anlarında gafil avlayan bir zorba. Sessizliğin ölüm. Yaşamak için can atan bir güvercinin can çekişirken yaptığı anlamsız refleksleri bile kısıtlayacak kadar gaddar. Yüzün. Unutmamak için direttiğim tek hatıra. Yüzün en sığ yanım. Yüzünün yumuşaklığı düşlerimin yorganı. Gülümseyen yüzünün tarifi olmadı bu dünyada. Kelimelerimin bile yetersizliğe ulaştığı tek ütopya. Gözlerini kısışın mabet oldu bugüne kadar. Artık yakıp yıkılmış, uzaklaştırılmış olsam da tek hissettiğim bir yerlerde o gözün yine bir yerlere bakarken kısıldığı. Lütfen ağlamamış ol diye yalvarışlarım minik serçe. Eminim her biri senin gününü büyülemek adına çevrende uçuşup en üzgün anında duyman için ötüşüyorlar. Tenin. Tenin tenimdi. Öyle kalmalı. Şevkatin benim annemdi. Sonsuza dek yitirmek istemediğim bir oyuncağımdı. Onu yastığmın kenarına koyar yatardım. Terlediğinde uzaklaşsan da ayağın ayağıma değerdi. Değerdi ki bilirdim. Akardı tenime şevkatin. Heveslerin bıçaktı. Her biri çeliştikçe saplanan çelikten bıçaktı. Üstelik çok ucuza almıştın. İndirimdeydi her daim. Kızgınlığın babamdı. Hatırlamakta zorlandığım o otoriteydi. Susardım. Kızsam da kavga etsek de susardım. Çünkü baba her zaman haklıydı. Tokan hayatımdı. Denizatın da öyle. Amacın amacımdı. Amacın hep amacımdı. Benden kaçışın anlamsızdı. Bakakaldım. Uzaklaşışın can yakıcıydı, donup kaldım. Başkalaştığın her dakika yüreğime heveslerin saplanırdı fotoğraflarındaki gülümsemelerin tarafından. Başkalaştın. Uzaklaştın. Şu soğuk odada, bu koskoca yatakta, yalnız başıma kaldım. Orta boyutlarda bir kutuda hayallerimiz. Biriktirdiklerimiz. Sosyal medyada gizlenen yüzlerce resmimiz. Tenimizdeki izlerimiz. Aradığımız kişilerde aradığımız özelliklerimiz. Sahi hiç mi hissetmedin bir başkasında bana ait bir hissi belirgince? Sence nedendi? Doğru. Yaşanmışlıklar solup giderdi. Tıpkı benim gibi. Bileklerim bu hararetli yazıdan etkilenip galyana gelen birer vatandaş. Heran dediklerimi yapmak için birer emir kulu. Yüreğim sızıltıların habercisi. Her atışında adım adım gidişin yansır gözüme. Gülümsemen. Keşke gülümsesen. Keşke o tanrıyı aratmayan ihtişamınla beni yine büyülesen. Gözlerini kıssan. Dişin gözükse. Dalga geçsem. Yüzünün kokusunu taa buralardan hissedebilsem. Tapsam yeniden.
Keşke yeniden gelsen o gittiğin yerden de, burdaki kuklayı yokedebilsen. Çünkü seni hiç oynayamıyor. Bir kere beni gördüğünde şerit değiştiriyor. Benden tiksiniyor. Kokusunu hissettirmiyor. Bana bakmıyor bile. Sen gibi kokmuyor. Keşke sen gibi kokan bişey olsa da.. Keşke senin gibi saran birşey olsa da. Sussa şu gözlerim.
http://www.youtube.com/watch?v=biNwRyROLX0
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder