20 Aralık 2012 Perşembe

21 Aralık

Bu gece son diyorlar. Matem tutacak değilim emin ol. Yaşadıklarımız belki bugün bitseydi mutlu bile olabilirdim. Gerçekten. Neden mutlu olurdum bilmiyorum ama şu sokaktaki karmaşa bitseydi içimdeki bazı sular durulurdu diye düşünüyorum. Yada şu aptal sancılar. Gece uyuyamayışlar. Ve her gecenin bir sabahının oluşu sorunsalı bitse mutlu bile olabilirdim. Çünkü her akşam biten gece, ertesi gün bir sabahla başlıyor ve başlayan her sabah yine bir geceyle bitiyor. Yaşadığın karmaşalar da bununla paralel seviyede. Biri bitiyor öteki başlıyor. Yada hiç bitmiyor birbirleriyle iç içe geçiyor. Bunları düzeltecek bir son olsaydı mutlu olabilirdim.
Bir keresinde çok içmiştim ve yolda yürürken gördüğüm inşaata kendimi atmıştım. Hava dehşet derecede soğuk ve yağmurluydu. 4. kattan Eskişehir sarhoş bir kadına benziyordu ve ağlıyordu. Sen yoktun mesela o an. Sen öyle bi yoktunki orda, ellerimi eldivenler bile ısıtmamaktaydı. Aşağıdaki şantiye köpeğinin havlamalarından başka kulağımı tırmalayan bir ses de yoktu. Sen öyle bir yoktunki orda, şantiyenin lanet harfiyatları elimi yüzümü parçalayacaktı yalnızlığımdan. Ve sarhoş kadının hıçkırıkları kulaklarımı tırmalarken ben kendimi boşluğa bırakmak istedim. Sonra aklıma binbir türlü palavralar geldi. Aileymiş, sevdiklerinmiş. Aslında o ipin koptuğu yerde onların da bi önemi kalmıyor. Bunu daha sonra farkediyosun ama farketmek istemiyosun. Sanki hazırolda bekleyen askerin suratına konan sinekten haberdar olduğu ama birşey yapmak istememesi gibi.
Bir keresinde yine çok içmiştim. Ve yine sen yoktun. Zaten hep sen  yokken çok içiyordum. Hep öyle olmuştu. Senin boşluğunu binbir türlü alkolle doldurup, soğukta yürümeye çıkıyordum. Yalnızlığın yakıcılığını bastırsın diye montumu da giymiyordum. Ve yürüyordum. Sanki bulunduğum anı terketmek istercesine. Emin ol o an imkanım olsa keşfedebilirdim ışınlanmayı ve biryerden biryere zıplamayı. Emin ol o an imkanım olsa keşfedebilirdim hayatıma son noktayı koymayı ve yokolmayı.
Bir keresinde kimse yoktu. Ve ben vardım. İdeallerim vardı, hayallerim vardı. Hiçbiriniz yoktunuz. Tek varmak istediğim nokta vardı ve ben oraya doğru yüzmeye çalışan bir amatör yüzücüydüm. Sonra geldiniz ve hayatımın içine ettiniz. Neden bunu yaptınız, ideallerimi hayallerimi herşeyimi neden değiştirdiniz?
Bu gece son diyorlar. Matem tutmuyorum. Gerçekten bak.. Yaşadıklarımız bugün bitecekse aslında çok şey kaçırdım demektir. Ama yşaadığım şeyleri hep doğru olduğunu düşünerek yaptım. Bundan eminim. Neden mutlu olurdum eskilerde bilmiyorum. Ama şu sokaktaki karmaşa yok mu.. Beni hiçleştiriyor. İçimdeki suları kabartıyor.. Çünkü her akşam biten bir gece, ertesi gün ise başlayan yeni bir gün var. Birgün bitecekse de ben olmayacağım zaten. Ne de gündelik kaygılar.. Bunlar son bulduğunda gerçekten mutlu olacağım.

Şişeler 21 Aralık'a kalkıyor..

19 Aralık 2012 Çarşamba

.

Soğuk bir duşta kasılan bedeni ele geçiren duygulardır aslında seni uyuşturan.
Bildiğin en güvenli en sakin yere kaçmak istersin ama o zaten oradadır.
O heryerdedir.
Bildiklerini bile unutturacak kadar seni kasıp kavuran bu içselliği nasıl da dışa vurmadan yaşarsın bilemezsin.
Tek bildiğin rahatsızlık, bir huzursuzluk ve kapının kenarına dizdiğin şişeler.
Onlar senin kanıtlarındır.
Hayata dair hissettiğin her ne varsa uçup gidecek gibi olur her güvensiz olduğun söylendiğinde.
Oysa sen kendi yastığına bile ihanet edemezsin geceleri.
Burnundan oluk oluk nefesi bedenine doğru girerken aslında hep istediğin şeyin o olmadığını farkedersin her dakika her saniye her salise ve her an.
Ve bunu farkettiğinde hayatındaki seni uyaran o yüce bilge aklına gelir.
Gülümsersin.
İşin içinde bi komiklik vardır.
O da aslında sensindir.
Çünkü herşeyden yakınan da sensin, hiçbirşeyi değiştirmeyen de.
Ne kadar aptalsındır sen aşk karşısında..
Ne kadar çaresizsindir bu çıkmaz kuyularda..